Ana içeriğe atla

FUAT SEZGİN GENÇ BİLİM İNSANLARI ÖĞRENCİ ÇALIŞTAYI

Atatürk Üniversitesi   Hukuk Fakültesi  öğrencilerinin kurduğu  Erzurum  Hukuk Kulübü tarafından düzenlenen Fuat Sezgim  Genç Bilim İnsanları Çalıştayı'nda yeni teknolojiler ve hukuk masaya yatırıldı. 

Magna Carta – Sened-i İttifak Karşılaştırılması

Magna Carta – Sened-i İttifak Karşılaştırılması

Batuhan ÖZLÜ


İnsanlar tarih boyunca bir arada yaşamışlardır. Bu yaşayışın sonucu olarak ise hukuk kavramı var olmuştur. Hukuk toplu halde yaşayan insanların kendi aralarındaki ve bu insanların bağlı oldukları devletleri ile ilişkilerini düzenleyen, toplumsal düzeni sağlayan, kişilerin menfaatlerini ve özgürlüklerini güvence altına alan mekanizmadır. “Adalet mülkün temelidir” sözünden yola çıkıp tarihe bir bakacak olursak devletlerin bekasını sağlayan en önemli mekanizmanın hukuk olduğunu anlayabiliriz. Tarih boyunca devletlerin yönetim şekillerinde, yönetim anlayışlarında, vatandaşların sahip olduğu haklar konusunda devrim niteliği yaratan hukuki metinler olmuştur. Bu metinlerden iki tanesini inceleyip kıyaslarını yapacağız. Bunlar:
1- Magna Carta Libertatum
2- Sened-i İttifak
Bu metinlerden ilk olarak Magna Carta Libertatum’u inceleyelim
>Magna Carta Libertatum
1213-1214 yılları arasında yaşanan Normandiya’daki savaşlarda İngiltere Kralı Yurtsuz John Fransızlar tarafından ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. Kral bu savaş için yaptığı büyük masrafları ve ödemek zorunda olduğu savaş tazminatını karşılayabilmek için halktan topladığı vergiyi arttırmak istemiştir.
Bu vergi arttırımına karşı çıkan feodal beyler bir isyan durumuna geçmişlerdir. Bu isyanı bastıramayan kral anlaşma yoluna gitmiş ve 1215 yılında Magna Carta Libertatum’u imzalamıştır.
Magna Carta bir çok alanda ilk olma niteliği taşıyan bir belgedir. İlk kez bir kral kendi isteği ile birtakım haklarından vazgeçmiştir. Kralın vergi koyma yetkisi tarihte ilk kez sınırlandırılmıştır.
Magna Carta 63 maddeden oluşmakta kazuistik denilebilecek bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Bu maddelerde Vatandaşların temel hak ve özgürlükleri, yargıda usülsüzlük, vergiler, para cezaları, avcılık, ticaret, yaptırım ve denetleme mekanizması gibi konulara değinilip düzenlenilmiştir.
Magna Carta’dan önemli birkaç maddeyi alıntılayacak olursak:
Magna Carta’nın 12. Maddesi, kralın daha sonra parlamentoya dönüşecek olan Büyük Konsey’in kararı olmadıkça zorla askerlik vergisi alamayacağını,
8. Maddesi, dul kadınların zorla evlendirilmeyeceğini,
23. Maddesi angaryanın yasak olduğunu
38. Maddesi ise bir kimse hakkında yeterli kanıt olmadıkça yargılama yapılamayacağı belirtmiştir.
63 madde arasından belki de o dönem için en önemlisi 39. Maddeydi. 39. Madde günümüz hukuk sistemlerinin temelinin atılmasını sağlamış aynı zamanda Ortaçağ Avrupası zihniyetine göre çok farklı bir madde olmuştur. Bu madde şu şekildedir:
“Özgür hiç kimse, kendi benzerleri tarafından ülke kanunlarına göre yasal bir şekilde muhakeme edilip hüküm giymeden tutuklanmayacak, hapsedilmeyecek, mal ve mülkünden yoksun bırakılmayacak, kanun dışı ilan edilmeyecek, sürgün edilmeyecek veya hangi şekilde olursa olsun zarara uğratılmayacaktır.”
Birçok siyaset bilimi uzmanı tarafından Magna Carta Libertatum demokrasiye ilk adım olarak kabul edilir. Günümüzde de geçerli bazı hükümleri vardır. Örneğin Magna Carta’nın İngiliz Kilisesi ile ilgili olan 1. Maddesi, Londra kentine birtakım muafiyetler ve özgürlükler tanıyan 13. Maddesi, keyfi gözaltına alınmayı engelleyen 39. ve 40. Maddeleri hala yürürlüktedir.
Magna Carta Libertatum, bazı maddeleriyle dünya tarihinin hala geçerliliğini koruyan en uzun soluklu hukuki metinlerinden biridir.

Bu hukuki metinlerden ikincisi olan Sened-i İttifak’a değinecek olursak
>Sened-i İttifak
1807 yılında İstanbul’da Kabakçı Mustafa ’nın yönetiminde Üçüncü Selim’e karşı bir ayaklanma oldu. Üçüncü Selim  tahtan indirildi ve yerine Dördüncü Mustafa geçirildi. Üçüncü Selim’i tekrar tahta oturtmak için Rusçuk âyanı  Alemdar Mustafa Paşa  İstanbul’a yürüdü. Bunun üzerine Üçüncü Selim öldürüldü. Alemdar Mustafa Paşa tahta İkinci Mahmut’u geçirdi. Kendisi de Sadrazam oldu.
Alemdar Mustafa Paşa, devletin otoritesini İstanbul’da tekrar kurdu. Ancak bu devirde, merkezî otorite taşrada tamamıyla etkisizdi. Rumeli ve Anadolu’da âyanlar âdeta bağımsız idareler kurmuşlar ve merkezin otoritesini tanımamaya başlamışlardı. Alemdar Mustafa Paşa, merkezî otoriteyi taşrada hâkim kılmak için Rumeli ve Anadolu âyanlarını İstanbul’a davet etti. Âyanlar İstanbul’a kendi askerleriyle birlikte geldiler ve şehir dışında konakladılar.
Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa  başkanlığında bir tarafta âyanlar, diğer tarafta devletin ileri gelenleri arasında 29 Eylül 1808’de Kağıthane’de “meşveret-i amme”  denilen büyük bir toplantı yapıldı. Toplantıda varılan kararlar “Sened-i İttifak” adı verilen bir belgede tespit edildi ve bu belge Sadrazam, Şeyhülislâm, Kaptanpaşa, Kadı Abdurrahman Paşa , Kadıaskerler, Sadrazam Kethüdası, Yeniçeriocağı, Defterdar ve Reis Efendiler, eski Rikab-ı Hümayun Kethüdası Mustafa Reşid Efendi, Bahriye Nazırı, Çavuşbaşı, Ruznamçe-i evvel, Başmuhasebeci Ahmet Efendi, Sipahiler Ağası, Beylikçi ve Amedçi Efendiler, Cebbarzade Süleyman Bey , Sirozlu İsmail Bey , Karaosmanoğlu Ömer Ağa  ve Çirmen Mutasarrıfı  tarafından imzalanıp mühürlendi (7 Ekim 1808) ve Padişaha sunuldu. Daha sonra Padişah İkinci Mahmut  Sened-i İttifakı onayladı.
Sened-i ittifak bir giriş, yedi şart ve bir zeylden oluşmaktadır.
Giriş kısmında devlet düzenin bozulduğuna, otoritenin kaybedildiğine dair fikre varıldığına ve devletin eski gücüne kavuşması için bu belgenin hazırlanıldığına değinilmiştir. Geriye kalan 7 şartta otoritenin sağlanmasına ve düzenin sağlanmasına ilişkin açıklamalar bulunmaktaydı. Sened'in sonunda yer alan Zeyl'de ise, Sened'de öngörülen şartların zamanla değiştirilmesini önlemek için, o tarihten sonra Sadrazam ve Şeyhülislâm olacakların, makamlarına geçer geçmez Sened-i İttifak'ı imzalayarak hükümlerine harfiyen uymaları kararlaştırılmıştır.
Bu iki önemli belgenin karşılaştırılmasına gelecek olursak

KARŞILAŞTIRMA
Sened-i İttifak, imzalayan taraflar ve içeriğindeki bazı özellikler bakımından çoğunlukla İngilizlerin 1215 tarihli Magna Carta’sına benzetilir. Ancak Magna Carta, İngiliz feodal beylerinin Kral’a kendi şartlarını dayattıkları bir belge niteliğindeyken; Sened-i İttifak çevre güçlere karşı merkezi devlet otoritesini güçlendirmeyi amaçlayan sadrazamın girişimleriyle ortaya çıkmıştır.
Bu iki belge iki önemli noktada birbirlerine benzemektedir. Birincisi vergilerin saptanması işinde bir yanda hanedanların, öbür yanda büyük papaz ve soyluların ortak edilmesi. İkincisi ise cezalarla ilgili olarak hükümdarın  keyfiliğine karşı bir teminat arayışının  bulunmasıdır.
Magna Carta'nın Senedi İttifaktan ayrılan bir yönü yargı ve adalet sistemindedir. Senedi İttifak'ta adalet sistemi geliştirilmeye çalışılmıştır. Ama Magna Carta'da durum daha derinlemesine ve somut olarak işlenmiştir. Baronlar kendi aralarından yirmi beş kişiyi seçecektir. Bu baronlar yasalara uyacak ve uyulmasını sağlayacaktır. Kral ya da devlet memurları bir suç işlerse ve bu yirmi beş baronun dördü tarafından öğrenilirse bunlar krala (kralın yurtdışında olması durumunda baş yargıca) giderek durumu bildirecek ve adaletin uygulanmasını isteyeceklerdir. Bu hatayı kral ya da baş yargıç düzeltmezse dört baron diğer yirmi birine olayı taşıyıp adaleti uygulamak amacıyla kraliyet mülkleri, kaleleri ve topraklarına el koyabilecektir. Bu adalet uygulanana kadar geçerli olacaktır. Her türlü haciz hakkı böylece baronlara verilmektedir. Yalnız kral, kraliçe ve çocuklarına zarar verilmeyecektir. Sened-i İttifak’ta ise asıl amaç yeniçeri ocağını dize getirmek ve Ayanlığı resmileştirerek taşrada bir otorite kurmak olduğundan böyle bir soylu denetiminden söz edilemez. Senedi İttifak'ta her şeyden önce padişah putlaştırılmış ve devlet aleyhinde biri ağzını dahi açarsa el birliğiyle ortadan kaldırılacağı belirtilerek bir düşünce suç sayılmıştır. Ayrıca sadrazamın emirleri padişahtan gelmiş gibi değerlendirileceğinden sadrazamın yetkileri artmıştır.
İki belge arasında farklardan biri ise hükümdarın belgeler karşısındaki konumu olmuştur. Sened-i İttifak’ta hükümdar suçsuz görülmüş ve hükümdara karşı son derece saygıyla yaklaşılmıştır. Sened-i ittifak hükümlerinin işleyebilmesi günlük hayata yansıması için padişaha üst düzey bir sorumluluk yüklenmemiştir. Magna Carta’da ise durum farklıdır. Kralın ağzından yazılmış olup, kral yaptığı tüm yolsuzlukları itiraf etmiş ve tekrarı halinde uygulanacak tüm yaptırımlara boyun eğeceğini bildirmiştir.
KAYNAKÇA:
1-Akşın, S. SENED-İ İTTİFAK İLE MAGNA CARTA’NIN KARŞILAŞTIRILMASI, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/22/83.pdf
2- Gözler, K. Türk Anayasa Hukuku. Bursa Ekin Kitabevi Yayınları, 2000,
3-Pamir, A. OSMANLI EGEMENLİK ANLAYIŞINDA SENEDİ İTTİFAK'IN YERİ, http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/38/278/2513.pdf
4-Olayların tarihsel gelişimi için bkz. Ahmed Cevdet Paşa, Tarih-i Cevdet, İstanbul, Üçdal Neşriyat, 1994, Cilt 4, s.2180-2200; İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihî Kronolojisi, İstanbul, Türkiye Yayınevi, 1972, Cilt IV, 93-97; Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, Ankara, Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1994, Cilt 5, s.81-95.

Yorumlar